20. yüzyılda bilgisayarın insan hayatına girmesiyle birlikte iletişimde yeni bir çağ açıldı. Bilgisayarla birlikte internetin de ortaya çıkmasıyla herkes her an, her yerde, her markaya ulaşır oldu. Bu noktada klasik pazarlama stratejileri daha az hedef kitleye ulaşmaya başladı. Bunu fark eden markalar internet üzerinde yerlerini aldılar ve kendi markalarının yer aldığı web sitelerini kurdular.
Markalar, web siteleri aracılığıyla daha fazla insana ulaşmaya başladı. Böylece dijital pazarlama doğmuş oldu. Dijital pazarlamayla birlikte e-ticaret siteleri de açıldı. Çeşitli markaların farklı ürünlerini sattıkları bu dijital pazar daha kullanışlı ve daha kazanç getirir oldu.
E-ticaret sayesinde dünyanın herhangi bir yerinden dilediğini alma kolaylığı hem markalar hem de müşteriler adına inanılmaz bir kolaylık sağladı. Normal ticaret anlayışına göre daha kâr getiren, daha güvenilir bir yöntem olması markaların ve müşterilerin tercih sebebi oldu.
Bu noktada sadece klasik yöntemle satış yapan yerel mağazalar hem marka tanınırlığı hem de satış politikası olarak geriden gelmeye başladılar. Zamanla müşterilerini kaybetme aşamasına gelen yerel markalar kapanmaya kadar giden üzücü sonuçlara vardılar ve çağa ayak uyduramayan markalar tarihin tozlu sayfalarında yerini almaya başladı.
E-ticarete giren markalar müşterilerine daha kaliteli hizmet vermek adına yeni Pazar araştırmaları yapmaya başladılar. Satılan ürünlerin artış oranlarına göre müşteri ihtiyacı tespiti ettiler. Bu da ihtiyaca yönelik ürün çeşitlerinin çoğalmasını sağladı. Çoğalan ürün çeşitlerinin farklı kitlelerin harcayacağı bütçeye göre şekillendirilmesi e-ticaretin daha kâr getirmesini sağladı. Böylece müşteri aradığı ürünü kendi bütçesine göre bulup satın alabildi.
E-ticaretle birlikte müşteriler farklı ürünleri bir kerede alma kolaylığına da ulaşmış oldu. E-ticaretle birlikte gelişen taşıma sektörü de hem pazardan para kazanmaya başladı. Ayrıca müşterilerine daha hızlı hizmet kolaylığı sağlayarak müşteri memnuniyetini de sağlamış oldu.